SON MAKALELER

Yarış Atının Bakımı

RESİM HABER

HABERLER

Bugün yarışçılığımızın temel taşlarından olan fakat kendilerine gösterilen ilgi, alakanın en az olduğu bir kesimden, seyislerimizden bahsetmek istiyorum.


Türkiye İş Kurumu web sitesinde seyislikle ilgili sayfaları okuyunca o sayfalarda yazılanlarla gerçek hayatta uygulananın ne kadar zıt olduğunu fark ettim. İş tanımı “Atların bakım, beslenme ve yetiştirilmesinde çalışan kişi” olarak geçiyor. Fakat bir atın her türlü derdini anlayan, sorunlarını çözen, bazen onlarla konuşan, dilinden anlayan bir nebze dostu, arkadaşı, sırdaşı diyebileceğimiz bu kişilere hipodromlarımızda ne kadar değer veriliyor. Tabiki en alt kesim olması, çoğunun okumamış ve mecburiyetten bu işi yapması hep ezilen olarak seyislerimizi ön plana çıkarıyor.
Seyis olmak isteyenlerin;
- Bedence güçlü ve dayanıklı ve genelde 70 kg altında kiloya sahip,
- El becerisi olan,
- Dengede durma becerisine sahip,
- Hayvan yetiştirme ilgisine ve hayvan sevgisine sahip,
- Sabırlı, duygusal, cesur, atik, uyumlu, kurallara uyan kişilik özelliklerine sahip kimseler olmaları gerekir.

Bunları ben değil Türkiye İş Kurumu web sayfası söylüyor.
Gerçek hayattaki durumda keşke böyle yazıldığı gibi kolay olsa. Bu özelliklere sahip kişiler seyis olsalar ve Hipodromlarda güzel ortamlarda yaşasalar işlerini yapsalar.

İşin tezatlığı ise Seyislerin yaşadıkları ortam şöyle;

- Büyük çoğunluğu atının üstündeki veya yanındaki ufak odalarda kalıyor,
- Tuvalet veya banyo ihtiyacını karşılayacağı yerler yaklaşık 20 odaya 1 tane düşüyor ve kırık dökük ve pislik içinde,
- Yemek ihtiyacını kendi karşılamak, yemeğini kendisi yapmak zorunda. Bunu yaparkende kendisine verilmiş özel bir mutfak veya araç gereç yok.
- Çoğu sigortasız çalışıyor. Atların kendilerine verebilecekleri zararları bile bile mecburiyetten işlerini yapıyorlar.
- Canlı hayvana baktıkları için her gün çalışmak zorundalar. Haftalık izin yapma gibi bir şansları yok. Yıllık izin ise bir çoğu kullanmıyor ücretini alıyor.

Burada yazılanlarla bu kötü durum ne kadar anlatılır bilmiyorum ama gerçekler sahiden biraz acı. Yarış atlarımızı emanet ettiğimiz ve onların koşmasındaki en büyük etken olan seyislik camiası acınacak halde. Bir birlik sağlayamamışlar. Toplanıp kendilerine bir temsilci atayamamış haklarını arayamamışlar. Burada aynı yarışsever gibiler. Ezilen ve üstünden geçinilen yarışçılığımızın ikinci müessesesi seyislik mesleği.

Yine Türkiey İş Kurumu web sitesi seyislik mesleği için bakın ne yazmış;
“İyi yetişmiş bir seyis asgari ücretin 4 katına kadar ücret alabilir”

Tabii bunu yazarken hipodromlardan uzakta oldukları ve oturdukları yerden yazdıkları için okuyanlar bu yazılanı gerçek sanabilir. Bugün iyi yetişmiş bir seyisin hipodromlarda alacağı maksimum ücret 500 YTL’dir. Ayrıca atı kazanırsa ikramiye üzerinden %5 mont alır.

İşe biz bu şartlar altında çalıştırdığımız ve atlarımızı teslim ettiğimiz seyislerimizden bir şeyler bekliyor, onlardan atlarımıza en iyi şekilde bakmalarını istiyoruz. Bu şartlar altında yaşayan bir seyis atıma ne verebilir diye hiç kendi kendimize sormuyoruz. Bu şartların iyileştirilmesi tabiki Türkiye Jokey Kulübünün elinde. Artık onlarında bu işe el atmaları ve Hipodromlardaki yaşam şartlarını iyileştirmeleri gerekli diye düşünüyorum. Yoksa Dünya standardını yakalamak için istediğin kadar Hipodrom yap, Aygır satın al, Kaliteyi arttırmaya çalış eğer atına bakan seyisinin kalitesini arttırmazsan bunların hepsi boş r çaba olmaktan ileriye gitmeyecek. Başta altyapı sorununu yani seyislerimizle ilgilenmeli onların bitmeyen sorunlarını çözmeliyiz.

Bu arada çok rüya gören, hayal aleminde atıp tutan ve bilip bilmeden yazan bir at sahibide duyduğuma göre sahibi olduğu veya kiralayıp koşturduğu atların seyislerinin sigortasını hiç yapmamış. Kendisini yarışçılığımızın neresinde görüyor bilmem ama yakında birileri gereğini yapacak ve kendisi kaybolup gidecek onunda aklında olsun.

Hepinizin şansı, her zaman yanınızda olsun...
Sevgiyle Kalın,

Ufuk Çakır
04/08/2007 10:00

Pin It