Şimdi erkek seyisler düşünsün

Bu hafta Elazığ’dan İstanbul’a gelen cesur kadınlarla buluştuk. Bir kısmı üniversite mezunu, bir kısmı ise ev kadını. Hepsi çalışmak, bir meslek sahibi olabilmek ve kendi paralarını kazanmak istiyor. 6 Mart’ta başladıkları eğitimleri 6 Mayıs’ta bitecek. Nasıl azimli, nasıl cesur, nasıl heyecanlılar anlatamam... Çalışacakları günü iple çekiyorlar. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın başlattığı bu proje dilerim Anadolu’da yayılır ve daha çok kadınımız iş sahibi olur. Siz de okuyun atları nasıl anne şefkati ile sevdiklerini, nasıl gocunmadan ahır temizlediklerini... İşte Türkiye’nin ilk lisanslı kadın seyisleri.

Elazığ’dan İstanbul’a seyislik eğitimi almak için geldiniz. Neden mesela yiyecek-içecek işi de değil de seyisliği seçtiniz?
- Zübeyde Yıldırım: Ben 26 yaşındayım. Elazığ İl Tarım Müdürlüğü ve Türkiye Jokey Kulübü’nün ortaklaşa yaptığı projeyi duydum. Yurtdışında yaygın olan fakat Türkiye’de olmayan bir şeyi yapmak istediler. Dünyada lisanslı kadın seyis sayısının fazla olduğunu ve Türkiye’de ise hiç olmadığını söylediler. Özel bir meslek oluşu ve ülkemizde ilk kez yapılıyor olması benim çok hoşuma gitti. Hayvanlara karşı büyük bir sevgim var. Böyle olunca hemen projeye katılmak için başvuruda bulundum.
- Ayşegül Kışo: Ben de Zahide’nin dediği gibi Türkiye’de lisanslı kadın seyislerin olmadığını duyduğumda çok heyecanlandım. Bir ilki başaracak olmak bana çok cazip geldi.
- Sibel Zavallıoğlu: Her zaman ilk olan şeyleri yapmayı sevmişimdir. Beden eğitimi öğretmenliği mezunuyum. Elazığ’da at biniciliği kursu açmak istiyorum. Bu işi temelinden öğrenmek istedim. Eğer atlarla birlikte çalışmak istiyorsanız önce seyisliği öğrenmeniz gerekiyor. O yüzden projeye başvurdum ve kabul edildim.
- Zülfiye Çakmak: 37 yaşındayım. Üç çocuk annesiyim. Daha önce kısa süreli olarak çalışmıştım. Ev hanımıyım. Projeyi duyduğumda hemen katılmak istedim. Eşim de katılmamı destekledi.

İŞ BULMA SIKINTISI ÇEKMEYECEĞİZ
◊ Çalışan ve bir mesleği olan kimler var?
- Zahide Serin: Ben iktisat okudum ama seyislik beni daha çok heyecanlandırdı.
- Zübeyde Yıldırım: Ben de beden eğitimi mezunuyum. Atlar da insanlar gibi çok duygusal ve sevgi dolu canlılar. Çok özel bir hayvan. Ben projeyi duyduğumda çok heyecanlandım ve hemen eğitim almak istedim. Neden kadınlardan da seyis olmasın? Dünyada sayılarının çok yüksek olduğunu öğrendim. Bizim sadece biraz cesur olmamız gerekiyordu. Çünkü Elazığ’da bunu söylemek cesaret ister. Şimdi cesur bir şekilde seyis olmak için elimizden geleni yapıyoruz.
- Ayşe Erdem: Elazığ’da bizi gören herkes “Korkmuyor musunuz? Atlarla nasıl başa çıkacaksınız?” diye soruyorlar. Neden korkalım ki? Onlar çok hassas canlılar. Şu an atın altından girip üzerinden çıkıyoruz.
◊ Seyis olabilmek neler gerekli?
- Zülfiye Çakmak: Öncelikle özgüven gerekli. Korkmayacaksın. Sevgi ve şefkat lazım.
- Büşra Arslan: Seyis olmak için atlara anne şefkati ile yaklaşmak gerekli. Atlar çok özel hayvanlar. Neler hissettiğinizi hemen anlıyorlar ve yaklaştığınızda ona göre tepki veriyorlar. O yüzden hislerinizi kontrol edebiliyor ve sevgi ile yaklaşıyor olmanız önemli.
◊ Lisanslarınızı aldıktan sonra Elazığ’da kolayca iş bulabilecek misiniz?
- Pınar Tıraş: Çok araştırdık. Eğitimimizin bitiminde düzenlenecek sınavları geçersek lisanslarımızı alacağız. Sonrasında da inşallah iş bulmakta sıkıntı çekmeyeceğiz. İşlerimiz hazır. Elazığ’da az sayıda seyis olduğu için mesleğimize çok talep var.

ANATOMİ DE ÖĞRENDİK AHIR TEMİZLEMEYİ DE
◊ Eğitimlerinizin tamamı İstanbul’da mı yapıldı? Ne kadar süre eğitim alacaksınız?
- Zahide Serin: Eğitimlerimize Elazığ’da başladık. İstanbul’a Veliefendi Hipodromu’na bir haftalığına teori ve pratik eğitimi almak için geldik. Derslerimiz 6 Mart’ta başladı. 6 Mayıs’ta bitecek. 6 Mayıs’a kadar uygulamalı eğitim yapacağız. 64 gün 360 saatlik bir eğitim süremiz var.
◊ Nasıl eğitimlerden geçiyorsunuz?
- Zahide Serin: Önce teorik eğitimler aldık. Atın anatomisinden başladık. Atın kaslarını ve organlarını öğrendik. Daha sonra ata yaklaşım ve davranış, at ve ahır bakımı, atın beslenmesi, at malzemeleri ve kullanımı, insan ve at psikolojisi, mesleki ahlak ve sorumluluk konularında eğitim aldık. Ahıra ilk girdiğimizde atın yemini, fiziğini kontrol etmemiz gerektiğini, ahır temizliğinin önemini, atın yemine ve suyuna dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.
◊ İstanbul’da psikolojik eğitim aldığınızı söylediniz. Neler öğrendiniz?
- Ayşe Erdem: Mesela ata sol tarafından yaklaşıyoruz. Kesinlikle arkasına geçmiyoruz. Ata soldan binilir ve soldan inilir. Bu eski zamanlardan gelen bir özellik.

ATLARI BEBEK GİBİ SEVMEK GEREK

◊ Bir at neyle beslenir? Havuç sevdiklerini biliyoruz…
- Zübeyde Yıldırım: İdman yapan ve yapmayan atların farklı beslenme programları var. Bir sporcunun beslenmesiyle normal insanlarınki nasıl farklıysa atlarda da öyle.

◊ At o gün huysuzsa bunu artık anlayabiliyor musunuz?
- Zahide Derin: Evet artık anlayabiliyoruz. Eğer yeri kazıyorsa, kulaklarını oynatıyor ya da kısıyorsa, sürekli arkasına dönüp bakıyorsa, yemini yemiyor ve su içmiyorsa bir sorun var demektir. Mesela sancısı varsa her zaman dönüp sağrısına yani kalça kısmına bakar. Ahırın içinde sürekli döner ya da ayağa kalkamaz.
- Ayşe Erdem: Biz atın herhangi bir rahatsızlığı olduğunu fark edince hemen veterinere haber veriyoruz. Seyislerin tıbbi müdahalede bulunma yetkisi ve bilgisi yoktur.
◊ Anadolu kültüründe kadın da erkek de çok at biner. Sizin ailenizde de at binen büyükleriniz var mıydı?
- Zahide Derin: Bizim atımız vardı. Tayı bile olmuştu. 6-7 yaşlarımdayken köyümüzde at biniyordum.
◊ Eğitim bittikten sonra aktif olarak çalışma garantisi aldınız mı?
- Zübeyde Yıldırım: İşimizi yapar ve kendimizi ispatlarsak neden olmasın. At sahiplerinin iyi seyislere her zaman ihtiyaçları var. Türkiye Jokey Kulübü de kadın seyislere bünyesinde yer veriyor.
- Zahide Derin: Eğitimler bittikten sonra hem yazılı hem de sözlü sınavlara gireceğiz. Sınavları geçip lisans aldıktan sonra bence bir garantimiz olacak. Sonuçta Türkiye’de ilk olacağız.

ATLAR GÖZLERİYLE
İLETİŞİM KURUYOR
◊ Atlarla iletişim kurmaya başladıktan sonra sizi en çok ne etkiledi?
- Pınar Tıraş: Beni en çok göz teması etkiledi. Gözleri sizinle direkt iletişim kuruyor. Neredeyse içinizden geçeni okuyabiliyorlar. Ruh halinizi hissedebiliyorlar.
- Büşra Arslan: Siz ata nasıl yaklaşırsanız bunu hisseder. Elinizle dokunduğunuzda her şeyi anlar. Elinizle onu sevmeniz, okşamanız ve ses tonunuz çok önemli.
- Ayşe Erdem: Bebek sever gibi sevmeniz gerekiyor. Ona sevgiyle yaklaşıp bağı kurduktan sonra bir problem yok.
◊ Sizce Doğu’da bir kadının iş bulması ve çalışması daha mı zor?
- Zübeyde Yıldırım: Öyle ama mesela seyislik hep erkek işi diye bakılırdı. Şimdi biz seyis oluyoruz. Zaman içinde değişiyor diye düşünüyorum. Eskiden atlara ninelerimiz bakardı şimdi atlar bizimle güvende olacak.
- Sibel Zavallıoğlu: Bu mesleği erkeklerin elinden alacağız.
◊ Bir seyis ayda ortalama ne kadar kazanır?
- Büşra Arslan: Ortalama maaşı aylık minimum 1650 lira. Ama baktığınız at yarış kazanırsa o zaman yüzde 5 komisyon alıyorsunuz.
- Ayşe Erdem: Birkaç ata bakabiliyorsunuz. O yüzden maaşınız yükselebiliyor.
◊ Bir seyis günde kaç saat çalışır? 09.00-17.00 gibi bir mesai saati var mıdır?
- Zahide Derin: Sabah idman saatine göre değişiyor. 05.00’te idmanı olacak at için en geç 04.30’da atın bakımının yapılması gerekir. İdman sonrası bakımı da yapıldıktan sonra 08.00 gibi sabah işleri biter. Akşamüzeri 16.30 ile 18.30 arasında akşam yemi verilir ve binek bakımı yapılır.
- Ayşe Erdem: Mesela sabaha karşı 03.00’te sabah yeminden önce antrenmanları oluyor. Antrenmandan geldikten sonra bir süre su ve yem verilmiyor. Dinlendiriliyor. Aslında atın da çocuk gibi bitmeyen bir bakımı var. Ama belli bir saatten sonra seyis ayrılıyor.
◊ Sizi en çok ne zorluyor?
- Zübeyde Yıldırım: Aslında çok fazla zorlanmıyoruz.
İlk başta binmekte zorlanacağımızı düşünüyordum ama öyle olmadı. Alıştık. Temizliği de çok zor değil. Mesela atın tırnaklarına sürülen bir bakım yağı var. Oje sürer gibi sürüyoruz. Çok kolay oluyor.

EŞLERİMİZ ÇOCUK BAKIYOR BİZ EĞİTİM ALIYORUZ

◊ Bir atın yarış kazanması için sizlerin ne yapması gerekir?
- Ayşe Erdem: Bu sadece seyisle olacak bir şey değil. Ekip çalışması gerekiyor. Jokey, at antrenörü ve at sahibi ile birlikte iyi bir ekibin olması lazım. Ama ilk görev seyise düşüyor. İyi bir at bakımı, atın genlerinden gelen yarış potansiyelini ortaya çıkarmak için sevgi ve şefkatle bakımlarının yapılması gerekiyor.
◊ Bir haftalık eğitim boyunca İstanbul’da masraflarınızı kim karşılıyor?
- Ayşe Erdem: Bizim buradaki tüm masraflarımızı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı karşılıyor. Türkiye Jokey Kulübü de bu projeye destek sağladı.
◊ İçinizde çocuğu olan kadınlar da var. İstanbul’a gelirken eşleriniz destek oldu mu?
- Pınar Tıraş: Eşlerimiz çocuk bakıyor biz eğitim alıyoruz. Benim eşim başından beri çok destek oldu.
◊ Elazığ’daki erkek seyisler korkmaya başladı mı?
- Ayşe Erdem: “Burada ne işiniz var, siz yapamazsınız” diyorlar. Erkek işi olarak görülüyor. Yapamayacağımızı düşünüyorlar. Ama bu annelik potansiyeline sahip olan kadınlar için daha uygun bir iş.

DÜNYADA KADIN SEYİS ORANI YÜZDE 95, TÜRKİYE’DE SIFIR

◊ Yezdan Bey sizi tanıyabilir miyim?
- Yezdan Uzunoğlu: Elazığ Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürlüğü proje biriminde veteriner olarak çalışıyorum. Bu projenin hem yazarı hem de eğitimcisiyim. Şu anda da koordinatörlük yapıyorum.
◊ Nasıl gidiyor eğitimler?
- İyi gidiyor. 42 kursiyerimizle 6 Mart’ta bu projeye başladık. 360 saatlik bir eğitim modülümüz var. At yarışı yönetmenliğine göre bu eğitimleri yürütüyoruz.
Şu anda İstanbul’da Veliefendi Hipodromu’nda 1 hafta pratik uygulama eğitimi için bulunuyoruz. Türkiye Jokey Kulübü proje ortağımız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürümüz Turan Karahan’ın çok emeği var. Bu projeyi gerçekten çok sahiplendi ve elinden geleni yapıyor.
◊ Türkiye’de bu projenin ya da bir benzerinin ikinci bir örneği var mı?
- Kadın seyis var ama lisanslı olarak yok. Bu arkadaşlarımız Türkiye’nin ilk lisanslı kadın seyisleri olacaklar. 10 Mayıs’ta hem uygulamalı hem de teorik bir sınav yapacağız.
Lisans alabilmeleri için sınavdan 100 üzerinden en az 60 almak zorundalar. Sınavı geçenler lisanslarını alabilecekler. Mayısın ilk haftasında birebir mülakatla seçtiğimiz 8 kursiyerimiz Prag’a gidecek ve orada 1 hafta eğitime katılacaklar.
◊ Bu proje tek seferlik mi olacak?
- Bakanlığımız talep olduğu sürece bu eğitimi vermeye devam edecek.
◊ Bu kadar talep bekliyor muydunuz?
- Evet. Bu konuda şüphemiz yoktu. Biz sadece pırlantanın toprakta olduğunu gördük ve aldık. Şimdi sadece biraz parlatıyoruz. Ben tüm arkadaşlarıma çok güveniyorum. Hepsinin çok başarılı olacağını düşünüyoruz.
◊ Arkadaşlar lisanslı kadın seyis sayısının dünyada çok fazla olduğunu söyledi. Bununla ilgili elinizde bir veri var mı?
- Projeye başlamamızdaki en büyük faktörlerden biri buydu. İngiltere, Fransa, Avustralya, Amerika ve İrlanda gibi ülkelerde lisanslı kadın seyis oranı yüzde 80 ile 95 arasında değişiyor. Maalesef Türkiye’de hiç yok. Kırsalda kadınlara tarım dışında bir iş olağanı yaratmak istedik.

EN ÇOK LATiNCE KELiMELERDE ZORLANDILAR

◊ Türkiye’de olmamasının sizce temel sebebi nedir?
- İnsanların bakış açısıyla ilgili. Erkek egemen bir toplum olduğu için seyislik erkek işi gibi algılanmış. Eğitimlerde arkadaşlarımızda ciddi bir potansiyel olduğunu görüyoruz.
◊ Kriterleriniz var mıydı?
- 18-40 yaşında arasında, 80 kilonun altında, ilkokul mezunu, sağlık problemi olmayan kişileri seçtik. Bu maddeler zaten yönetmeliğimizde var. Bir de herkesten adli sicil kaydı istedik.
◊ Eğitimlerde en çok nelerde zorlandılar?
- Teorik derslerde en çok Latince’de zorlandılar. Atın anatomisinden bahsederken Latince kelimeler kullanıyorum. İlk başta çok yadırgadılar bu kelimeleri.
İlk günde atlarla ilgili ne düşünüyorsunuz diye bir kompozisyon yazmalarını istedim. Sonra yazdıklarına bakınca attan biraz korktuklarını gördüm.
Sonra buradaki Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi’ne geldik. Burada Psikolog Bercis Merdanoğlu 3 günlük bir psikoloji eğitimi verdi. Eğitim sonrasında arkadaşlarda özgüven patlaması oldu.

BERCİS MERDANOĞLU
KADINLARIN ATLA İLGİLENMESİ GENLERİNDE VAR

◊ Bercis Hanım, bu arkadaşları nasıl cesaretlendirdiniz?
- Bedensel olarak nasıl algılandıkları ile ilgili bir çalışma yaptık ve birbirimize geri bildirimlerde bulunduk.
Ortaya çıkan sonuçlar kendi korkularıydı. Bunun bedenlerine olan yansımasını tespit edip farkındalık sağladık. Mesela hiçbiri attan düşmemişti ama bir düşme korkusu vardı. Ortaya çıkan bu tip korkuların üzerine gittik. Sonra da Türk kadınının ninelerinin yaptığı bu önemli mesleği yapabileceklerine inanmalarını sağladık.
◊ Kaç saat birlikte vakit geçirdiniz?
- 6 saat bir aradaydık. Duygu kırılması yaşandıktan sonra her şey kolaylıkla oldu. Kadınların atlarla ilgilenmesinin, yarış atlarının gerçek potansiyellerinin ortaya çıkmasını ve yetiştiriciliği etkileyeceğini düşünüyorum.
Sadece lisans döneminde kadınlarımız bu meslekten uzak kalmış. Kadın seyislerimize “Genlerinizde taşıdığınız bu ata mirasımızı, dokunduğunuz anda hissedeceksiniz, ama lütfen hissetmeye çalışın” dedim. Hissettikleri anda biliyorum ki o bağı kuracaklar.

Pin It