Eski İstanbul’da sosyal yaşamın adresi: Çırpıcı ve Veliefendi çayırları

Günümüzde herkesin çok yaygın bir şekilde “MABED” diye adlandırdığı mekanlara rastlamak mümkün oluyor. Bunu (mabed) özellikle spor yapılan mekanlarda ve genellikle de Futbol Stadyumları’na uyarlıyoruz.

Bunu öylesine abartıyoruz ki sözlük anlamındaki gibi vazgeçilmez ve kutsal hale gelebiliyor.

*Mabed: Bir inanca bağlı olanların, belirli zamanlarda topluca veya tek başına ibadet ettikleri, özel olarak yapılan binalar. İbadet yapmak için toplanılan yerlere Mabed veya İbadethane denir.

İnsanlar daha doğrusu futbolseverler, tuttuğu takımın stadına neredeyse (ki öyle) tapacak hale geldi.

At ve atyarışı sevenler için de bilenler bilir! Veliefendi Hipodromu bizim için Mabed’dir…!

Bu yüzden bu mabedin geçmişi ile ilgili bulduğum küçük ama önemli ayrıntıları/detayları sizinle paylaşmaya gayret ediyorum. Ve tabi ki o zamana ait bulabildiğim fotoğraflarla birlikte…

İstanbul’da sosyal yaşamın adresi Çırpıcı ve Veliefendi çayırları

Veliefendi ve Çırpıcı çayırları 1800’lü yıllarda İstanbul’un en önemli mesire yeri olarak kabul edilmiştir. Halk buluşmalarında gerek doğası, gerekse büyüklüğüyle bir çok sosyal etkinliğe ve hatta askeri tatbikatlara bile evsahipliği yapmıştır. Bir ara cezaevi yapılması düşünülmüş ama sonrasında çayır/park olarak devam etmiş, devamında da Veliefendi Çayırı’nda kalan kısmı at yarışları için tahsis edilmiştir. Yani gerçek bir “mabed” olmayı çok öncelerden (150 yıl) hak etmiştir!!!

veli1

Faytonlarla gelenler ve onları uzaktan izleyenler.

veli2

At arabalarıyla gelen halk ağaçların altına serilmiş vaziyette

veli3

O zamanlar faytonların yanı sıra bisiklet de (solda) göze çarpıyor.

veli4

 Veliefendi’de ilk koşular resmi kayıtlara göre 1911 yılında tertip edilmiştir. 

1911’de kurulan “Islah-ı Nesl-i Feres” (At Neslini Geliştirme Cemiyeti) tarafından İstanbul’da ilk at yarışı düzenlenirken, Makriköy (bugün Bakırköy) yakınında bulunan ve halk arasında Veliefendi Çayırı diye anılan yerin bir bölümü bu işe tahsis edilmişti. Islahı Nesl-i Feres Cemiyeti tarafından Hazine-i Hassa’ya ait bulunan bu çayırda Ahşap Tribünler yapılmış ve Ağustos 1911’de burada İstanbul’un ilk at yarışları düzenlenmiştir. 

Bu ilk yarışı Sait Bey’in “Derviş” isimli atının kazandığı eski belgelerden öğrenilmektedir.

Dahiliye nezareti tarafından “umum” olarak tebliğ edilen (29 Nisan 1328 / 12 Mayıs 1912) tarihli bir belgede, Ordu-yi Hümayun’a gerekli hayvanların yurtdışından karşılanmasının kararlaştırıldığı buna bağlı olarak memlekette orduya elverişli hayvan yetiştirilmesi amacıyla alınan tedbirler arasında “Remont Depoları” meydana getirildiği gibi, “koşular”ında yapılacağı belirtilmektedir.

Islah Nesl-i Feres Cemiyeti’nce İstanbul’da düzenlenecek koşulara, buradaki zabitlerin (subayların) da katılımının sağlanmasının karar altına alındığı belirtilmiştir. Ayrıca at cinsinin ıslah ve çoğaltılması amacına hizmet edecek olan bu gibi koşuların Osmanlı coğrafyasının her yerinde yapılacağı dile getirilmiştir.

Söz konusu matbu belge koşuların düzenlenmesi için Mülkiye (sivil bürokrasi) ile ortak hareket edildiği ve zabitlerin de koşulara katılmasına kolaylık gösterilmesinin ordu müfettişlikleriyle kolordu ve fırka kumandanlarına resmi yazı ile bildirildiği, mülkiyenin de gereken girişimlerde bulunmasının Harbiye Nezareti’nden istendiği ibareleriyle sona ermektedir.

Mayıs 1917 tarihine gelindiğinde yarışlara olan ilginin oldukça yoğun bir şekilde arttığı anlaşılmaktadır. Zira Başkumandan Vekili Enver (Paşa) imzalı bir belgede, Şark Demiryolları Hatt Komiserliği’nden gelen evraktaki bilgilere atıf yapılarak Dahiliye Nezareti’nden Veliefendi’deki koşuların bitiminden sonra Dersaadet’e (İstanbul’a) hareket edecek olan katarlarda güvenliğin sağlanması istenmektedir.

Sebep olarak, Veliefendi’deki koşuların birinci günü olan 25 Mayıs 1917 tarihinde, koşuların 16:00’da sona ermesinin ardından halkı Dersaadet’e götürecek katarların sefere konulması kararlaştırıldığı, ancak mevcut düzenleme ve güvenliğin eksikliğinden dolayı Veliefendi’den Dersaadet’e ulaşan ilk katarın basamak ve tamponlara varıncaya kadar büyük bir kalabalığın izdihamına ve hücumuna uğradığı ifade edilmektedir.

İkinci ve üçüncü katarlarda da aynı durumu söz konusu olduğu görülmüş ve seferlerde gecikmeye yol açmıştır. Herhangi üzücü bir durumla karşılaşılması ve polis memurlarının düzeni ve güvenliği gereği gibi yerine getirebilmeleri için, haddinden fazla yolcu alınmaması, ayrıca yolcuların basamak koridor ve tamponlarda bulunmamasına dikkat edilmesi istenmekteydi.

Zamanla at yarışlarına ilginin artmasıyla burası da hızlı bir gelişme göstermiş ve Türkiye Jokey Kulübü’nün kurulmasından sonra, önce kum sonra çim yapılmıştır. 1968’de inşa edilen 5000 kişilik tribünün yanına, 1987’de yeni bir tribün yapılmıştır.

Kaynak: 
erkutdeliorman.wordpress.com/
Veliefendi ve Çırpıcı Çayırları / Murat Candemir

Pin It