Yazar Sara Gül Turan, kitabı Kahpe Veda’dan yaptıkları alıntılarla çektiklerini iddia ettiği ‘Bizim İçin Şampiyon’ adlı filmin yapımcı ve oyuncularını mahkemeye vermiş, bizde bu konuda haberini yapmıştık...

Konunun detaylarını bilmediğimizden, Yazar Sara Gül Turan'a ulaştık ve bu konuyu biraz detaylandırmasını istedik. İşte tamamen kendi ağzından, noktasına virgülüne dokunmadan, olayların gelişimi ve "Sara Gül Turan'ın bu konuda bize aktardıkları.

Ayrıca Sorumlu Yayıncılık anlayışımız gereği olayın karşı tarafı bize açıklama gönderirse, kendilerinin açıklamasını da aynı şekilde yayınlarız, bunu da belirtelim.

Sara Gül Turan;

     Rahmetli eşim CHP Uşak Milletvekili Kadir Özpak at yarışlarına çok düşkündü. Bir gün kuponunu tutturdu fakat eküri yazdığı atlardan diğeri geldiği için ve de eküri nedir bilmediği için kuponunu yırtıp atmış. Ben de evde sevinçle onu beklerken kuponu yırttığını duyunca hemen bayinin oraya gittik ama kupon numarasından birini bulamadığımız için o gün 9 milyarı (eski para) kaybettik. Ben de bunun üzerine eşime yardımcı olabilmek amacıyla at ve at yarışlarının içine girdim ve o muhteşem canlıların dünyasından bir daha çıkamadım. Hatta onların sihrine o kadar kapıldım ki hepsinin hayatını ezbere öğrendim.

     Aralarından 'Kafkaslı'ya aşık bile oldum diyebilirim. Hele Selim Kaya ile olan ilişkisini yakından takip edip, aralarındaki sevgi ve sadakat bağına şahit olunca, ona daha çok hayran oldum. Kafkaslı'nın 2013 yılında öldüğünü duyunca çok üzüldüm. Özellikle Selim Kaya'nın perişanlığını yerel ve görsel medyada izleyince günlerce ağladığımı anımsıyorum. İşte tam da o sıralar bir jokey ile şampiyon bir atın aralarındaki sevgi ve sadakat bağını anlatan bir kitap yazma fikri geldi aklıma. Çünkü Selim Kaya ayağı sakat ve kimsenin satın almak istemediği çelimsiz bir tayı şampiyonlar şampiyonu yapmıştı.   

     Tam 3 senede onların duygusal bağlarıyla ilgili kısımlarını yazabildim. Siz de bilirsiniz ki bu tür konular çok zor yazılır ve zaman alır. Sıra kitabın belgeselleriyle ilgili kısmına gelince 2014 yılının sonlarında Hakan Cantınaz'a telefon ettim. Ona kitabımın konusunu anlatarak, yardım istedim. O da bana 'Keşke Selim Kaya'nın yerine Halis Karataş'ın hayatını yazsaydınız' dedi. Ben de 'çok isterdim ama onun hiçbir atla yakın bir ilgisi yok' dedim: 'O sadece ekürilerin en iyi atlarına binen profesyonel bir jokey. O kadar araştırdığım halde hiçbir atla özel olarak ilgilenip, yetiştirdiğini bulamadım.'

     Bu cevabıma bozulan Hakan Bey, 'ben size bu konuda yardımcı olamam, internette TJK'nın sitesinden istediğiniz belgeyi bulabilirsiniz' dedi. Onun dediğini yaptım ve kitabı 2015 yılının başlarında bitirdim. Hatta kapağı basılınca Mayıs veya Haziran'ın başlarında Son Düzlük programına gönderdim. O da kapağı tam ekran göstererek, 'Sara Hanım'ı yakında bu stüdyoya davet edeceğiz' dedi. Kitap çıkar çıkmaz da hemen adresine yolladım. Aynı gün imza günü yaptığımız hipodromda, yayıncımla beraber Halis Karataş'ı arayıp bulduk ve kitabı eşi Begüm Atman'a ithaf ettiğim için ilk olarak ona hediye ettik.

     Her şey kitabı her ikisine de hediye ettikten sonra oldu ve onlardan bir daha cevap alamadım. Dünyada ilk defa bir jokeyle, şampiyon bir at arasındaki sevgi ve sadakat bağını anlatan bir kitabın yazarı olarak, TJK camiası benimle hiç ilgilenmedi. Hatta aforoz bile ettiler diyebilirim. Kitabı birçok at yarışı köşe yazarına gönderdiğim halde kimse adını bile telaffuz etmedi. İki sene sonra tesadüfen atla ilgili bir filmin çekildiğini ve galasının yapıldığını duydum. Hemen bir fırsatını bulup filmi izledim ve şok oldum. Gözlerime inanamadım. Haberim olmadan, kitabımı resmen yok sayarak, fütursuzca filmin at ve jokeyle olan kısmını aynen işlediklerini gördüm.

     O günden sonra Hakan Cantınaz'ı bulabilmek için her gün hipodroma gittim. Bir hafta sonu yanımda iki arkadaşımla beraber karşılaşınca, 'Hakan Bey, merhaba, ben Sara Gül Turan' dedim: 'Sizinle telefonda görüşmüştük. Kitabı çıktığı gün size yolladım ama haber yapacağınıza film yapmışsınız. Bu ne cüret?' Sert tavrım karşısında o kadar çok şaşırdı ki, heyecanlı bir ifadeyle, 'ben size ayyaş Selim Kaya'nın hayatını yazacağınıza, Halis Karataş'ı yazın demiştim, artık yapacak bir şey yok' diyerek yanımdan arkasına bile bakmadan hızla uzaklaştı.  

Konu bundan ibarettir, yargıya taşıdığımız bu konu hakkında duruşmaları ve verilecek kararı bekliyoruz...

Pin It