ATLARIN YILLARCA CANINI ACITMIŞIZ'

Yaklaşık 30 yıllık jokeyliğin ardından jubile kararı alan Selim Kaya ise at yarışlarında ki kamçı vurmanın kaldırılması gerektiğini, atlara bu yöntemle acı çektirdiklerini söyledi.

Kaya, Doğan Haber Ajansı'nda verdiği röportajda, "Biz bu atların yıllarca canını acıtmışız. Başta ben olmak üzere biz bu konuda suçluyuz. Ben de yıllardır diğer insanlar gibi düşünüyordum ancak artık farkına vardım, idrak ettim" dedi.

5 Ocak günü Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde bulunan pistte gerçekleştirilen yarışa 'Benim Zaferim' isimli atına jokey bulamadığı için kendisi binen Kaya, hiç kamçı kullanmayarak burun farkıyla birinci oldu.

Kaya yarışın ardından "Ben istiyorum ki dünyadaki tüm yarış atları koşarken artık kırbaç yemesin" ifadelerini kullandı. 

KAMÇI VURMAMAK YETERLİ OLACAK MI?

At yarışlarında yaşanan ölümler, at yarışı endüstrisi ve kamçının yasaklanmasının yeterli olup olmayacağını Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve hayvan özgürlüğü aktivisti Zülal Kalkandelen'e sorduk.  Selim Kaya'nın önerisini duyduğunu söyleyen Kalkandelen, "Selim Kaya bir video paylaşmış, 'Bugüne kadar atlara çok acı çektirmişiz' demişti. TJK’nın bunu kabul etmemesinin nedeni, atları daha hızlı koşturmak için kamçı kullanımının gerekli olduğuna inanmaları. Bu yönde baskı yapan at sahipleri ve jokeyler çoğunlukta. Tek düşündükleri para olduğu için ne kadar kamçı, o kadar hız formülüyle hareket ediyorlar. Atlara 'Dört ayaklı darphane' diyenlerden ne beklenir..." dedi. 

'TEK SORUN KAMÇI DEĞİL'

Böyle bir karar elbette yeterli olmaz. Çünkü at yarışı ile ilgili tek sorun kamçı kullanımı değil diyen Kalkandelen, "Bir kere insan gibi bilinç sahibi duyguları olan bir canlı at. Onların insanın para ve hız tutkusu için yarıştırılması, başlı başına hayvan sömürüsü. Yarış sırasında sakatlanan atlar, çoğu durumda bir iğne ile öldürülüyor" diyerek at yarışlarındaki hayvan sömürüsünün ölümle bittiğine dikkat çekti. 

'ACI ÇEKTİĞİNDEN DEĞİL MASRAFI ÇOK DİYE'

İğne ile öldürülen atlar için acı çekmemesi için yapıldığına dair söylemlerin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Kalkandelen, "Bunu at çok acı çekmesin diye yaptıklarını söylüyorlar. Evet, at çok acı çekiyor ama bu aslında iyileşmesi uzun zaman alacağı, tedavisi çok masraflı olduğu ve at muhtemelen bir daha koşamayacağı için yapılıyor" dedi. Çok sayıda at bu şekilde yarış pistlerinde can veriyor ifadelerini kullanan hayvan özgürlüğü aktivisti Kalkandelen, "Atın üzerine yüklenen ağırlığın bedeninde yaptığı ağır hasarların yanında, ağızlarına takılan kantarma gibi araçlar da acı verici. Performansı artsın diye yapılan doping, haralarda mal üretir gibi yarış atı üretmek, hepsi zincirleme sömürü..." şeklinde konuştu. 

ATLAR DÖVÜLÜYOR

Yarışlarda başlama noktasına girmek istemeyen hayvanların dövüldüğünü söyleyen Kalkandelen, "İyi performans gösteremeyen ya da çıkış yapmak istemeyen atlar dövülüyor, şiddet görüyor. Yarış atlarının bazılarının sonu ise mezbaha oluyor" dedi.  

İNSAN EVLADINI PARA İÇİN KOŞTURUR MU?

Kamçı kaldırılsa da bu yüzyılda hayvanları yarıştırmak, bunun bahis konusu olması korkunç bir durum diyerek sözlerine devam ede Kalkandelen, "Bu sistem sona ermediği sürece hayvanlar ıstırap içinde olmaya, işkence görmeye devam edecek. “Kamçıyı kaldırıyoruz, atlar da zaten koşmayı sever, biz atlarımızı evladımız gibi seviyoruz, iyi bakıyoruz” deseler de buna inanacak değiliz. Hızlı koşsun diye bakıyorlar tabii! Ama bir insan evladını para için koşturur mu, onu sakatlanırsa öleceği bir yarışa para için sokar mı... At yarışı sistematik zulümdür" ifadelerini kullandı. 

Kalkandelen daha önce Cumhuriyet Gazetesi'nde yazdığı köşe yazısından da notlar paylaşarak sözlerini şöyle tamamladı: 

Yıllık cirosu 7 milyar TL’yi bulan bir sektör at yarışı. 

Devletin bu işten kasasına ayda yaklaşık 250-300 milyon TL koyduğu, vergi kazandıran, 84 bin kişinin doğrudan gelir sağladığı bir sektör.

Var olan 9 hipodromda koşan 6 bin 200’den fazla aktif ata ek olarak, yeni başvuran kısraklar, damızlıklar, aygırlar ve taylarla birlikte 10 bin dolayında atın sistem içinde yer aldığı bir sektör.