Hakan Demirci
Türkler iki neden ile bu yerdeki yarışlara çok fazla ilgi duymuyorlardı; Öncelikle “Paskalya” günleri yarışlar koşuluyordu ve en önemlisi de dış menşei atlar ile baş etmek mümkün değildi. Türklerin elinde en iyisi Arap atları olan safkanlar vardı’ki bu yerdeki atları eldeki imkanlarla geçmek mümkün değildi. Bu nedenlerle Türkler yarışlara ilgi göstermiyor ve katılımcı olmuyorlardı. Padişah Sultan Abdülaziz kısa zaman içinde bu konuya bir çıkar yol bulmakta gecikmedi. Padişah Abdülaziz yarış yerinde hazır bulunan “İzmir Yarış Kulübü” kurucu üyelerini yanına çağırarak kendisi adına İzmir de bir yarış yapılmasını ve ödülün 300 Osmanlı altını olmasını uygun gördüğünü, ayrıca bu yarışın söz konusu yerde kullanılmayan tek at ırkı olan 4 yukarı Arap atlarına mahsus olmasını söyledi. Bu arada izlediği yarışlardan birkaç tanesini büyük ustalıklarla kazandığını fark ettiği, yetenekli bir jokeyde Sultan Abdülaziz’in dikkatini çekti. Koşucu Bekir Bey olarak bilinen bu genç yetenek ile tanıştı. Bu yetenekli jokeyin daha sonra Evliyazade Refik Bey ile Payitaht’a yani İstanbul’a gelmesini istedi. “ KOŞUCU BEKİR EFENDİ KİMDİR ? “ “Koşucu Bekir” Aslen Çerkez kökenli Kafkasyalı bir ailenin oğludur. Önceleri Sipahi ocağında daha sonrasında süvari olarak Osmanlı ordusunda görev yapmıştır. İzmir'de ilk At Yarışları düzenlendiğinde Evliyazade Refik beyin yardımları ile önce idman jokeyliği yapmış, aradan geçen zaman içinde yabancı jokeylerden öğrendikleri ve özel yeteneği ile yarışlarda jokey olarak at binmiştir. Bekir efendi İzmir yarışlarında çok büyük başarılar elde etmiş İzmir de adeta bir kahraman olmuştur. İzmir halkı tarafından çok sevilen dönemin bu ünlü sporcusu neredeyse İzmir sokaklarında rahat gezemez bir hale gelmiştir. Bekir efendi, bir gün dostları ile İzmir’in kordon boyunda çay içip sohbet ederken Rıhtımda demirli bir gemiden yük boşaltmakta olan zenci köleleri, görür. Aralarında çocuk yaşta ufak yapılı, çelimsiz bir delikanlı vardır. Bir anda sırtındaki yükle, yere yıkılan bu delikanlıya gemideki tayfa başı çok sert şekilde bir hamle yapar ve koşucu Bekir efendi bu duruma dayanamaz ve yerinden kalkarak olaya müdahale Sultan Abdulaziz İzmir’de gördüğü şekilde yapılmasını istediği “İstanbul Kağıthane” yarışları için at binmek üzere Jokey Bekir efendiyi İstanbul’a getirtmişti. Kağıthane yarışları için pist ve tesis yeri hazır edilene kadarki zamanda koşucu Bekir efendiyi önce; Yunanistan sonra da İngiltere’ye götürerek yarışlarda at binmesini sağladı. Koşucu Bekir efendinin, ailesinden edindiğimiz bilgilere göre; Yunanistan da bir çok yarış kazanan Koşucu Bekir efendi daha sonra gittiği İngiltere’de Kraliçenin atları ile de, başarılı olmuş ve yarışlar kazanarak yurdumuza geri dönmüştür. Sultan Abdülaziz himayesindeki Jokeyimiz Koşucu Bekir efendinin aile kökenleri halen Salihli de yaşamaktadır. Bilindiği üzere Egenin bu güzel beldesinden daha sonraki dönemlerde de çok büyük başarılara imza atmış Jokeyler çıkmıştır. Hemen tümü Çerkez kökenli olan bu önemli jokeylerden İlk aklımıza gelenler; Profesör Lakaplı unutulmaz şampiyon Jokeyimiz Ekrem KURT ve yine eskilerin ünlü Jokeylerinden Gazi şampiyonu Sedat OKUMUŞ ‘ oluyor. Bugünlük bu kadar yeter diyor bir dahaki yazımızda Atçılıkla uğraşan Ailelerle ilgili yazmaya çalışacağımızı belirterek herkese mutluluklar diliyorum. Hakan Demirci
|